İsrail cezaevlerinden çıkan Filistinli esirlerin anlattıkları, Gazze’de hastane, mescit, sinagog, kilise ve okulların yok edilmesini bir kez daha dünya kamuoyuna hatırlattı. Bu saldırılar, insanlığın ortak değerlerini hedef alıyordu. Buna karşın, Hamas’ın elinde bulunan İsrail esirlerinin sağlık ve psikolojik durumlarına dikkat ederek teslim edilmesi, İslam ahlakının ve adalet anlayışının bir örneği oldu. Hamas mücahitlerinin teslim sırasındaki insani tutumu, mücadelenin evrensel ahlaki değerlere dayalı bir duruş olduğunu ortaya koydu.
Bu mücadelede asıl kahramanlar, sabır ve dirayetleriyle Filistin halkıdır. Tıpkı Endülüs’te Hristiyan istilasına karşı direnen Müslümanlar gibi, Filistinliler de tarih boyunca yankılanan bir duruşun devamını sergiliyor. Hz. Ömer’in Kudüs’ü fethettiğinde gösterdiği adalet ve hoşgörü, savaş ortamında bile ahlaki üstünlüğün korunabileceğinin en güçlü örneklerinden biridir. Bugün Filistin halkı aynı ruhla dünyaya sabır ve direnişin önemini gösteriyor.
İslam’ın insani değerleri, Suriye ve Irak’taki savaşlarda ortaya çıkan insanlık dışı uygulamalarla daha belirgin hale geliyor. Buna karşın, Hz. Muhammed’in (sav) Bedir Savaşı’ndaki esirlere yönelik merhametli tutumu, İslam’ın savaşta bile insana saygıyı emrettiğini kanıtlamaktadır. Bu miras, bugün Filistin mücadelesinde yaşamaktadır.
Filistin’in direnişi, sadece bir siyasi çatışma değil, insanlık tarihine kazınmış ahlaki ve medeniyet mücadelesidir. Gazze’den yükselen bu direniş, adalet ve insanlık adına güçlü bir çağrıdır. İslam’ın insani değerleri, modern dünyanın karmaşasında bile ilham kaynağı olmaya devam edecektir.
Şükrü Kırboga