Her devrin değil ama her kalbin adamı olmaktan yana olanlardanım.
Her insanın farklı bir yapısı, farklı karakteri ve farklı bakış açıları vardır.
Her insan farklı bir renk, farklı bir ahenktir, tüm bunların bir araya gelmesi de gök kuşağını oluşturur normalde.
Ama son zamanlarda renk yok, ahenk yok, her yer karanlık, gökyüzü bile.
Onca karanlığın arasında kimin ne renkte olduğunu da çözemiyoruz.
Neden biliyor musunuz?
Çünkü herkes bir başkasını memnun etmek adına karşısındakinin rengine bürünüyor.
Sevginin dili aynı olsa da düşünce de çok farklıdır insanlık ama bunu kabul edemiyoruz bir türlü.
Aynı düşünmeyen herkes birbirine düşman olmaya alıştırıldı çünkü. Popülaritesi, makamı, ya da şanı olan herkes öyle bir şişiriliyor ki, adeta fenomen hâline getirilip, düşünceleri ve bakış açısı sanki mükemmelmiş gibi bir algı oluşturuluyor insanoğlunun bilinç altında.
Popüler kitaplar okunuyor, medyanın hit dediği şarkılar dinleniyor, moda denilen kıyafetler giyiniliyor.
Kimse de kendine yakışanı, ruhuna dokunanı, ferasetini genişleteni ya da iyiliğe sevk edip iyi hissettireni yapmıyor.
Soruyorum size karakteri oturmuş insan profili bu mu gözünüzde?
İyilik bile farklı algılanmaya başlanmış ne vakittir!
Artık iyilik yapılmıyor, iyilik adı altında mahcup ediliyor insanlar, eziliyor.
Son zamanların belki de en büyük hastalığı iyilik yapıyor gibi görünmek?
Ahlâktan, yardımlaşmadan, Allah rızasından bahseden insanlar, masumun işi düştüğünde;
Ne istiyorsun kardeşim, bizim elimizde mi? Diyor.
Para bakımından güçlü kişilerin önündeyse düğme ilikleyip; Tabii, ne demek. İşinizi halletmek için elimizden geleni yaparız.Diyorlar.
Nitekim de halloluyor o işler!
Ne büyük paradoks değil mi?
Aynaya bir bakalım insan olarak, kalbimizin aynasına !
İyi mi olmak istiyoruz, yoksa iyi gibi görünüp vicdanımız hariç herkesi kandırmak mı?
Her devrin değil ama her güzel kalbin adamı olalım, Âdem olalım?