MESLEĞİMİZ AYAKLAR ALTINDA SÜRÜNÜYOR!...

Tam 40 yıl oldu bu kutsal mesleği yapıyorum.

Kırk yılda görmediğimi, duymadığımı, şahit olmadığımı günümüzün sözde gazetecilerinde gördüm.

Meslek etik’in den uzak bu çakma gazetecilerin, şantaj, montaj, asparagas haberleri yüzünden Şanlıurfa medyası ayaklar altına alınmış hale geldi.

Daha önceleri de yazmıştım.

Eline akıllı bir cep telefonu alan, sosyal medyada kendini gazeteci olarak lanse eden bir takım avareler yüzünden bu mesleği hakkıyla yapan bir elin parmaklarını geçmeyen gerçek gazeteciler toplum nezdinde  itibar  kaybetmesine sebep oluyorlar.

Urfa’da öyle Fanatikler var ki, sırf ihalecilerin  önü kesiliyor diye fanatik ce, asparagas haber yapıyorlar veya bir belediye, dayattıkları abone bedelini vermiyor diye aylar öncesi vatandaş tarafından verilen bir sokak röportajını temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp yayınlıyorlar.

Bir başka sözde gazeteci, körü körüne Urfa’da ki tüm kurumları, belediye başkanlarını, STK başkanlarını, hayasızca edepsizce belden aşağı, bilgisiz belgesiz, tiwit  atarak itibar suikastı yapabiliyor.

Sorsan hepsi hak hukuk adalet temsilcisi, ama amaçlarına baksan ya o körü körüne yalan yanlış eleştirdikleri başkan ve kurumlar asıl şantaja boyun eğmediklerinden.

Yani, o sözde gazeteci geçinen gruba, boyun eğmeyip  istediklerini   vermeyen kurum ve kuruluşlar olduğunu görüyoruz.

Tüm bunlar yaşanırken yine sözde gazeteciler cemiyeti adı altında kerameti kendinden makbul bilmem kaç tane derneğimiz, başlarını kuma gömerek bir yaptırım, uygulama için bir adım atmazlar,

Gerçi onlarda haklı olabilirler!

Sazcısı, sözcüsü, cümbüşçüsü,  tatlıcısı,  kabzımalı, elektirikçisi,  hatta seyyar satıcının gazeteciyim diye cirit attığı bir memlekette neyin yaptırımın kime uygulayacaklar.

Vel hasıl mesleğimiz ayaklar altında sürünüyor.

Yıllar önce rahmetli meslektaşım, Bülent  Okutan'ı  anma gecesinde söylemiştim, bir kez daha söylüyorum;

Bu onurlu mesleği yapan bir ellin parmaklarını geçmeyen Ömer Kapaklılar , Salih ilhanlar ,Sedat Atillalar, Mehmet  Faraçlar,  Osman Güzelgözler, Fuat Erbulbül’ ler, bu mesleğe sahip çıkmayıp bu mesleğin ettik değerlerini korumak için elimizi taşın altına koymadığımız için, yani meydanı boş bıraktığımız için elbette sazcı’da,  sözcü’de,  tatlıcı’da, kabzımal’da,  tamirci’de,  elektirikçi’de  bu boşluğu doldurur,  sonrada elektrik çarpmışa döneriz!

Öz cümle zararın neresinden dönersek o kârdır misali bu günden tezi yok,  mesleğimizi ayaklar altına alan bu gurubun önce kalemlerini sonra ayaklarını kırmak boynumuzun borcu olmalıdır.

Ne demiş atalarımız "Nush  ile uslanmayanı  etmeli tektir, tektir ile uslanmayanın hakkı kötektir”