“Kerpiç kerpiç üstüne” kurduğu hayat binasından çıkıp ‘’ayağında kundura’’sıyla yürürken sanat yollarında o eşsiz ve yanık sesiyle ruhumuza aklımıza gönlümüze girdi büyük usta.
O, Allah vergisi sesiyle önce Türkiye’ye sonrada Ortadoğu’ya “İnsanız İnsana Saygımız Vardır” diye haykırıyordu…
Çocukken yüreğine “Domdom Kurşunu”değmişti ama hayata hiç boyun eğmedi…
Belki de hayatında nerelisin sorusunu duymayan tek Sanatçı’ydı.
Çünkü O,“ezelden Urfa’lıydı” ve Urfa sıra gecelerini bütün dünyaya tanıtıp bunu zaten kanıtlamıştı.
- sektörü, O’nun 8 yıl, 4 ay, 15 günlük yokluğunda sadece “Ben Yoruldum Hayat” dedi. “Ankara’nın Bağları”nda bol bol “Tesbih Çekti” ve “Erik dalı”oynamakla bir kısır döngüde dönüp durdu.
O bir güneşti Sesiyle dünyaya doğan. ve o sese hayrandı Mehmet SARIDOĞAN.
Çünkü “O Varsa Her Şey Tamam, O Yoksa Her Şey Eksik”ti. “Tren Gelir, Hoş Gelir” diyordu ama “Gurbet Treni” bir türlü gelmiyordu…
“Bir Kulunu Çok Sevmişti”. “Kara zindan”lara düşmüştü. “Ben de Bir İnsan Oğluyum”,diyordu. “Bir Dost Nasihatı” istiyordu. Belki de “Oturup Derdini” anlatacaktı…
“Çay içinde adaları vardı”, “Bir oda yaptırmıştı hurma dalından”,çünkü “Her Sevgide Bin ah” etmişti...
“Âşıktı”,”Hasret kalmıştı”. “Sevdalanmıştı “.’’Allah Allah’’ Hemde “Ne Sevdalar Yaşamış”tı…
“Bir Güzel Sevmişti”, “Yanağında Gamze”si vardı. “Onu gördükçe Sanki Hayatı Tazeleniyordu”…
“Bebeklerin Bebeğidir”. “Gülüm Benim” ve “Yok Yok Doyamadım” dediği o kadın sadece O’nda saklıydı. Belki “Sabuha”ydı, “Fadile”ydi, “Ceylan”dı, “Emine” ydi…
Kimbilir, belki “Nuran”dı, “Zeyno”ydu?… Belki de “Cevriye”ydi, “Hülya”ydı ya da “Derya”ydı…
Bilemeyiz ama “Bir Görüşte Âşık Olup” uğruna “İki Gözü İki Çeşme” ağladığı, ve “Gönlümde tek sen varsın” ‘ dediği “Mavi Mavi” ya da “Yeşil Yeşil” Gözleri olan “sarışın” birileri vardı belki…ama Sonunda “Allahım neydi günahım” “Sevdiğime pişman ettin” dedirten biriydi.
“Gelmezzsen gelme” “Eyvah Neye Yarar, Aşk Neye Yarar” demesine kanmayın. “Aşk Kalbimde Yer almış”’ta derdi “Ben Aşk İçin Ölürüm”de demişti.
Bazen “Daracık Sokakta Yâre Kavuşur”, “Zamanlaman harikaydı” der, neşelenir, hattâ “Ben de İsterem” deyip espri yapar, sonra da “Kara üzüm habbesi gönlüm sevmez herkesi” “Haydi Söyle,Çilli Kız, Saza niye Gelmedin” deyip , neşesine neşe katardı…
“Bir Dilim Beyaz Peynir”le “Allah Yalanı Sevmez” “Ben Köylüyüm Sevgilim” diyordu. Çünkü doğaldı. Asla yapmacık değildi ve bu yüzden seviliyordu. “Ben Ne Biçim Serseriyim”, “Vur Gitsin Beni” diyecek kadar alçak gönüllü ama “Kız ben seni vurmazmıyım?” Diyecek kadarda sinirliydi…
Hayatında ‘Nankör Kedi’ler hiç eksik olmadı….”Neden Saçların Beyazlamış Arkadaş” diyenlere “Aklıma Gelmeyen Başıma Geldi”, “Canım Dediklerim Canımı Aldı” diyerek, “Bir Daha Sevmek mi, Tövbeler Olsun” diyordu…
“Ben İnsan Değilmiyim” . “Gelde yaşa” diye burukluğunu ifade edip “ölürsem Kabrime Gelme İstemem” bile demişti. “Düşenin Dünyada Dostu Yok”tu, bunu biliyordu ama her zaman “Süperim” diyordu. Bazen “Sofram toplanmaz hiç Adım İbrahim” diye kükrerdi... “Tükenmeyen Efkârı” ve “Ruhunda Bir Sıkıntı”sı vardı…”Ağlıyorum Kahrımdan”, “Derdimi Kimlere Desem”le “Yalnız”lığını dile getirmişti. Çünkü çoğu zaman yalnızdı o büyük kalabalıklarda…
“Garip”ti, ”Yetim”di. O muhteşem sarayların “Odalarında Işıksız”dı ve “Her Yer Karanlık”tı. O yüzden “Sanki terk edilmiş bir viraneyim” “Bayram Gelmiş Neyime” diyordu ama yinede biraz “Gülümse”meliydi…
“Bir Meçhule Dönen Hayatı”nda “kimseye söyleyecek sözü” kalmamıştı.
“Yeminim var”, “Gideceğim Bu Ellerden” , ve “Aramam Sormam Bir Daha” deyişini küskünlüğünü kırgınlığını hep duyduk hissettik yaşadık. Çünkü “Yorgun”du…
“Hepsi Geçer”, “Şükürler Olsun” diye mırıldansa da “Acı Gerçekler”i ve “Beterin Beteri Var”dı! “Sevda Ne Yana Düşer Usta” , “Nerelere gidem”? diye sormuştu…
O’nun gözünde “Ölüm Gerçek, Ömür Yalan”dı ve “İsyan Etmek Boşuna”ydı. “Hesabı var”dı. “Yolun Sonu Görünüyor” diye düşünüyor, ve dostlarına “Selam olsun” ama “Selam Beni kandırmaz” diye de sitem ediyordu...
“Bileydim senin için ağlarmıydım” diyordu…Nerden bilsin vefasız olduğunu , “Antebin kalesine” asılsa da fermanı vazgeçmedi sevdadan, insanlıktan…
Bir zamanlar dokunmaya kıyamadığına “saçlarını yol getir” diyordu…
Hayatında hep barıştan yanaydı…”Biz Türk’üz Biz Kürdüz Yoktur farkımız” diyordu ve “Bizi Bize Düşman eden öfkeyi İçimizden çıkarıp atmamız Gerek” diye sesleniyordu…
Ama sonuçta “Allah’ın yarattığı bir kul”du…
İşte o yüzden, Allah’ın verdiği canı Allah’tan başkasının alamayacağını biliyordu.
Kula Kul olup korkmadı ve “Bu Derdin Def’ine Tek Çare HakikÎ Bir Îlah Kaldı”ğının bilincinde olduğu için , “Ortalık Karıştı, Düzen Bozuldu, Yetiş Ya Muhammed, Yetiş Ya Ali” diyerek , bu feryadıyla İnsanlık için yardım istiyordu…
Senin sesinin yokluğunda başka TATLISES’in olmadığını anladık, hasrete boğulduk be usta…
Bize ayrılık şarkıları çaldırma ve sen hep bizimle kal…