Ortaokul yıllarımda Şanlıurfa'nın yerel gazetesi olan Reha Gazetesine yaptığım kısa ziyaret bana yerel gazeteciliğin keyfini yaşatıyordu... Gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Ali Fuat Erbülbül oldukça deneyimli bir kalemdi... Amacı yeni gençler yeni fidanlar yetiştirmek için kafa yoruyordu..
1990 yılında, Gazeteci üstadım Ali Fuat Erbülbül sayesinde gazeteciliğe daha o gün başlayan yani yeni genç arkadaşlarla biri bendim... Üstad Fuat Erbülbül sayesinde Reha Gazetesi danimik bir kadro ile yayım hayatına can verdi...
Ali Fuat Erbülbül sayesinde Yazı işlerinde ki arkadaşlar tecrübeliydi aslında meslekte, ama önemli olan muhabirlerdi.... Yani bizler...
O genç arkadaşlar ise, üstad Ali Fuat Erbülbül hariç, iki arkadaş kalemi daha o gün ellerine almıştı... Onlardan biride ben oluyordum...
Mucizeyi gerçekleştirdik İnanılmaz bir dinamizmle, neredeyse günde 20 saat çalışarak her gün harikalar yaratıyorduk...
Gazetecilikte en keyifle hatırladığım yıllardı o anlar..
Bu işe girişmeden önce yerel gazeteciliği küçümser, ana gazetelere haber sokmayı bir ayrıcalık bilirdim...
Ali Fuat Erbülbül üstadın Deneyimi bu bakışımı tamamen değiştirmeme neden oldu.
Yerel gazetede bir il için zorunlu olduğuna inandım..
Genç arkadaşlarımın ve üstad Ali Fuat Erbülbül ağabeyimin o gün bana verdikleri değeri çok daha iyi anlıyordum...
Şimdi gazeteciliğin geldiği noktaya bakıyorum... Tamamen yalakalık, Facebook gazeteciliği ve inanılmaz tecrübesizliği görüyorum...
Örümcek ağların hüküm sürdüğü bu dönemin sözde gazetecilere ben gazeteci demeye inanın utanıyorum...
Ne kadar şanslıyım ki o yıllarda Reha Gazetesinin kapısını çalmışım...
Usta kalem Ali Fuat Erbülbül hocamın öğrencisi olmuşum...
Bu gün eğer bu memlekete hala yazilarimla yön verebiliyorsam bunu değerli ustama borçluyum...
Kaleminle yüreğin ile bin yaşa ustam...