Toplum birbirine düşman, birbiri ile sürekli rekabet içinde ve kin ile yoğurulan nesiller yetiştiriyor ne vakittir.
Sistem çalış diyor, Elektrik, kira, su ve vergi öde geriye bir şey kalırsa da onunla geçin! (Tabii geçinebilirseniz)
Devlet bünyesinde kadrolu çalışanlar ya hut kendi iş yerini kurmayı başaranlar bir nebzede olsa da yaşayabiliyor, sürdürebiliyor bu hayatı.
Fakat iş kurmak için parası olmayanlar ve kadrolu bir işi olmayanlar sürünüyor deyim yerindeyse.
Asgari ücrete iş bulmak mı?
Kendi bilgin ve becerin dahilinde istihdam edilmek mi?
Hak getire!
Özel sektörde de iş verenin aç gözlülüğü ve zulmü, çoğu kamu kurumlarında da torpilin ve ayrımcılığın en âlası mevcutken tutunabilmek mümkün mü?
“İş çok işçi yok!”
Slogan bu!
Fakat şartlar uygun mu?
Tüm haklar mevcut mu?
Gelir gideri karşılıyor mu?
Diye soran yok.
Zaten uygun şartlar altında işçinin bir işi kabul etmemesi için bir neden yok!
Hal böyle olunca toplum ne yazık ki sınıflara ayrılıyor, ötekileştirme, rekabet, kin, öfke ve haset toplumda çığ gibi büyüyor…
Halk için açılan halk evlerinin imkanlarından sadece “Torpilli” halk yararlanabiliyor.
Halkın ihtiyaçlarını gidermek için kurulan kurumlarda sadece “Torpilli” kesimin istek ve ihtiyacı karşılanıyor.
Yardım listelerine ihtiyaç sahiplerinin ismi yazılıyor fakat gıdadan giysiye tüm yardımlar hiç ihtiyacı olmayan kesime gidiyor.
Peki ya listede adı olup da gerçekten ihtiyacı olanlar…
Kısacası artık hiç bir kurum, hiç bir insan, halk için, hak için, toplumun selameti ve adaletin bekâsı için bir şeyler yapmıyor!
Adaletin, vicdanın, merhametin, sözde şefkatin ve halkın isimleri var fakat kendileri yok!
Ola ki biri çıkıp da; ” Ne oluyor ya!” Diyecek olursa, çıkar gözetenlerin işine çomak sokulacağından, hemen hain etiketi yapıştırılıyor.
Anlayacağınız adaleti, hakkı, hukuku aramanın adı hainlik olmuş.
İyi insanlar korkularından susarken, kötüler dört nala at koşturup başına buyruk rahat rahat zulmüne devam ediyor…
Trajik!
Fazile Aşar AYDINALP